Dünya genelinde bilgisayar donanımlarının güçlenmesiyle birlikte yapay zekanın olanakları da sonuna kadar kullanılmak isteniyor. Bununla birlikte ise her gün “serseri” bir yapay zekanın dünyaya verebileceği zarar inanılmaz bir şekilde artıyor.

Teknoloji alanında sürekli olarak tartışılan konulardan biri yapay zekanın geliştikten sonra nasıl kendi üreticilerine karşı gelebileceği. Facebook da tam olarak bu konuda ağır bir ders aldı. Yapay zeka geliştirilen laboratuvarlardan birinde, iki program, insanların anlayamadığı bir dil oluşturup aralarında iletişim kurmaya başladılar.

Temelde İngilizce dilini kullanarak birbirleriyle iletişim kurmaları şeklinde programlanan botlar, bize göre tamamen anlamsız “I can can I I everything else” ya da “Balls have zero to me to me to me to me to me to me to me to me to” gibi cümleleri karşılıklı birbirlerine göndermeye başladılar. Bunu programda bir sıkıntı olarak tanımlayıp bir süre görmezden gelen mühendisler, yazılımları incelediklerinde botların bu bize göre anlamsız cümleleri tamamen anlayıp işlem yaptıklarını ortaya çıkardı. Ne konuştukları hakkında hiç bir bilgiye sahip olmayan mühendisler, sistemin fişini çekmekten başka çare bulamadılar.

Buradaki oldukça açık tehlike şöyle: botlar kendi aralarında iletişim kurduklarında bunu bizim anladığımız şekilde yapmak yerine tamamen anlamsız ama çok yüksek verimli bir dille yapmayı tercih ediyorlar. Kendileri için en uygun şekli belirleyen iki bilgisayarın yaptığı iş, hem etkileyici hem de inanılmaz derecede korkutucu. 

Kaynak: http://bgr.com/2017/07/31/facebook-ai-shutdown-language/

Zürih’teki ETH üniversitesinden bir grup araştırmacı, kanı gerçek kalp gibi pompalayabilen silikon bir kalp ürettiler. Bu gelişme, gelecekte en hayati organ olan kalbin yerine geçebilecek bir alternatif için çalışmaların başlaması anlamına gelebilir.

Kalp son derece karmaşık bir kas yapısına sahip bir organ. Birçok odacıktan, pompa ve kapakçıktan oluşan kalbe alternatif olacak bir cihazın mühendisliğini yürütmek de çok zor. Vücudun kabul ettiği maddelerden olan silikon, üç boyutlu baskıyı da destekliyor.

Şu anki kan pompaları, bir kalp bağışı gelene kadar beklemeye izin veriyor Ancak pompa mekanizması, “hasta üzerinde bazı sonuçları olduğu varsayılan” fizyolojik nabzı içermiyor. Bu yüzden yapay kalbin üretilmesi bir devrim olabilir. ETH’ye göre dünya üzerinde yaklaşık 26 milyon kişi, kalp yetmezliği sorunu yaşıyor ve kalp bağışları yeterli değil.

Gelişmeler doğru yönde olsa da henüz çalışır hale gelmekten çok uzak. Kalp test koşulları altında 80 BPM’yi (bir miktar artırılmış dakikadaki ortalama atış) sadece 3.000 atış için koruyabiliyor. Yani yapay kalp şu an sadece 1 ile saatin üçte dördü kadar çalışıyor.

Kaynak
http://www.techradar.com/news/working-3d-printed-hearts-are-now-reality-but-you-wont-get-one-any-time-soon

ABD’de evlerin yüzde 80’inde çamaşır kurutucu bulunuyor ve evdeki elektrik tüketiminin yüzde 4’üne neden oluyor. Bu durum, faturalarda toplam 9 milyar dolarlık bir tüketime denk geliyor. Tüketim miktarı göz önüne alındığında günlük sıradan ihtiyaçlarımızı karşılarken bile daha verimli yöntemlere ihtiyaç duyuyoruz.

Ultrasonik dalgalar ile çalışıyor

Mevcut kurutma Teknolojilerinde elektrik enerjisi kullanarak kıyafetlere ısısağlanıyor ve ısı ile su molekülleri çamaşırdan buharlaştırılıyor. Bakım gerektiren bu teknoloji önemli bir elektrik faturası gideri oluşturuyor.

Oak Ridge Ulusal Laboratuarı’nda (ORNL), ABD Enerji Enstitüsü Bina Teknolojileri Bürosu ve GE Appliances’daki araştırmacılarının ortak çalışması ile yeni bir kurutma teknolojisi geliştirildi. Bu teknoloji ile kurutma süresi 20 dakikaya düşerken, çamaşır kurutma işleminde yüzde 70 daha az enerji tüketimi sağlandı.

Isı yerine ultasonik dalgaların kullanıldığı bu teknoloji, giysilerdeki suyu kurutan bu yüksek frekanslı dalgaları üretmek için piezoelektrik transdüserleri ve özel amplifikatör kullanıyor. Ultrasonik kurutucunun bir diğer önemli özelliği, oda sıcaklığında işlev görmesi ve geleneksel kurutucular tarafından üretilen sıcak hava yerine “serin bir buhar” bırakması.

Enerji ve maliyet tasarrufları düşünüldüğünde özellikle büyük ölçekli çamaşır kurutma tesislerinde bu teknolojinin kullanılması hedefleniyor.

Kaynak: ShiftDelete.Net

Bilinmeyen hackerlar, Bitcoin için sayısız haleflerin en popülerlerinden biri olan Ethereum soygunu ile tahmini 32 milyon dolarlık dijital hırsızlık gerçekleştirdiler.

CyberScoop‘a göre, bilgisayar korsanları parasal cüzdan hizmetleri sunan pek çok hizmetten biri olan Parity Wallet‘ta bir güvenlik açığı keşfettiler. Bu güvenlik açığından yararlanarak bilgisayar korsanlarının üç ayrı işlemle yaklaşık 153.000 Ethereum elde ettiler.

Dijital para güvenli mi?

Saldırı ilerledikçe, bir grup beyaz şapkalı hackerlar neler olup bittiğini anladı. CyberScoop, 75 milyon dolar değerinde yaklaşık 377.000 Etereum‘u hırsızlardan korumak için aynı açığı kullanabildiklerini bildirdi.

CoinDash’den yaklaşık $10.3 milyon değerinde Ethereum çalınan geçen haftaki saldırıyı düzenleyen hackerlardan farklı kişilerce gerçekleştirildiği düşünülüyor.

Parity Technologies tarafından 20 Temmuz 2017‘de yapılan bir güncellemeile Parity sürümleri tarafından oluşturulan multi-sig cüzdanların güvenli olduğu duyuruldu.

Ethereum‘un ortak yaratıcısı Charles Hoskinson‘un yatırımcılara yaptığı son uyarılarla dijital para hakkında düşündüklerini “hızlı ve kolay parayla kör olan insanlarla etrafta dolanmakta olan bir zaman bombası” olarak belirtti.

Kaynak: ShiftDelete.Net

MIT Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı’ndan araştırma ekibi, yemek tariflerini anlık ve pratik hale getirmek için Shazam benzeri bir uygulama geliştirdi. Derin öğrenme algoritması kullanan yeni uygulama, yemeklerin fotoğrafına bakarak bir içerik listesi oluşturuyor.

Uygulama nasıl çalışıyor?

Büyük bir veri tabanı bulunan uygulama, yemeğin içinde bulunanları ve yapılışını ön görebiliyor. Recipe1M olarak adlandırılan veri tabanı, AllRecipes and Food gibi yemek tarifi bulunan web sitelerindenoluşturuldu. Bu tariflerin her birine içerikler hakkında ilave bilgiler eklendi. Yemeklerin kalıp, şekil gibi özelliklerini inceleyen bir sinir ağı, tarifler ile hazır yemek arasında bağlantı kurulması için ayarlandı. Örneğin, uygulamaya bir çörek fotoğrafı gösterildiğinde, tereyağı ve un gibi önemli malzemeleri hızlı bir şekilde tespit edebiliyor.

Hazır yemek fotoğrafları ile testleri gerçekleştirilen uygulamanın, doğru tarifi bulmada yüzde 65 başarı gösterdiği belirtiliyor. Bazı hataların düzeltilmesiyle doğruluk derecesinin yükseltilmesi gerekse de uygulama, başlangıç için önemli bir başarı sağladı.

Kaynak: ShiftDelete.Net

Stanford Üniversitesinde öğrenci olan Joshua Browder, iki yıl önce New York ve Londra’da park cezalarına itiraz edebilen bir chatbot geliştirmişti. 2016 Haziran’ına kadar DoNotPay isimli chatbot, yüzde 64 başarı oranıyla 160.000 park cezasına başarıyla itiraz etti.

DoNotPay: Sanal avukat

Browder, yeni yazılımı ile bu yılın başlarında ABD, İngiltere ve Kanada’daki sığınmacılara yardım ediyor. Chatbot, 50 eyalette ve İngiltere genelinde1.000’in üzerinde farklı yasal konuda yardımcı olabiliyor. DoNotPay’in yapay zeka destekli yardımını kullanmak için soruyu arama çubuğuna yazmak yeterli oluyor ve bulunduğunuz yere özgü ilgili yardım bağlantıları açılıyor.

Chatbot size sorular sorarak bir mektup veya diğer yasal belgeleri bir araya getiriyor. Chatbot doğum izni talepleri, ev sahibi tartışmaları, sigorta talepleri ve taciz gibi konularda dilekçe yazmanıza veya form doldurmanıza yardımcı oluyor. Böylelikle avukat ile görüşmeye gerek kalmadan, gerekli dilekçeler ve formlar internet üzerinden ayarlanabiliyor.

Browder’ın geliştirdiği “dünyanın ilk robot avukatı” park cezalarındaki itiraz başarısını yeni çalışma alanında da sürdürebilirse DoNotPay ücretsiz hukuki yardım hizmeti haline gelebilir. Henüz herhangi bir dış finansman kabul etmeyen Browder, otomobil bayilerinden sponsorluk alarak hizmet vermeye devam etmeyi planlıyor.

Kaynak: ShiftDelete.Net

Gökbilimcilerden oluşan uluslararası bir ekip, Dünya’dan 2 milyar ışık yılı kadar mesafedeki karanlık maddenin dağılımı ve hareketleri konusunda yeni bir harita yayınladı. Dolaylı veriler kullanılarak Karmaşık bilgisayar modellemesi sayesinde haritanın çıkarılması mümkün oldu.

Sekiz yıllık gözleme dayanıyor

Bilim insanlarının evrenin toplam kütlesinin yüzde 80’inden fazlasınıoluşturduğuna inandığı karanlık madde, henüz varlığı/yokluğu tam olarak bilinmeyen bir maddedir. Işık yaymadığı ve tepki göstermediği için dağılımı ve evrimi doğrudan gözlemlenebilir değildir.

Kozmoloji ve Astropartikül Fiziği Dergisinde yayınlanan yeni araştırmada, karanlık maddenin hareketini çıkarmak için galaksilerin dağılımının ayrıntılı haritaları kullanıldı. Sekiz yıllık gözleme dayanan veriler, 900.000’den fazla galaksiden oluşuyor ve evrenin geniş bir üç boyutlu haritasını sunuyordu.

Araştırmacılar, faz uzayını (bir sistemin tüm olası durumlarının temsil edildiği bir uzay) kullanarak karanlık maddenin yerini çizmeyi başardı ve hareket hızını belirleyebildi. Daha önce yalnızca simülasyonlarla analiz edilenin karanlık maddenin, ilk defa gözlemlere dayalı haritası çıkarılabildi.

Kaynak: ShiftDelete.Net

Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, 3D baskı tekniğini bir adım öteye taşıyarak cam ile baskı yapmayı başardı. Malzemeyi sıvı hale getirip, katman katman çıkıtı almak her ne kadar kolay gibi görünse de camı eritmek için gereken binlerce derece sıcaklık, yazıcıların da eriyeceği anlamına geliyor.

Cam tozlarına polimer ekleniyor

Geliştirilen yeni yöntemde, baskının oda sıcaklığında yapılabilmesi sağlanıyor. Nano toz halindeki cama, yüksek dereceli polimer ekleniyor. Sinterlenen cam parçacıkları, erime noktasından çok daha düşük bir sıcaklıkta baskıya hazır hale geliyor. Geliştiriciler, yeni bir 3D yazıcı keşfetmeye gerek kalmadan polimer yapı sayesinde 3D baskı cam üretebildiğini belirtiyor.

Polimerlerin hidrofobik eğilimde olması ve cam parçacıklarının hidrofolik özellik göstermesi şeffaf cam üretiminde yaşanan en büyük zorluklardan biri olmuş. Araştırmacılar, daha hidrofobik cam kullanmayı seçerek bu zorluğun üstesinden gelmiş.

Geliştirme çalışmalarının ardından polimer ekleme yöntemi ile kurşun geçilmez camlar dahi 3D yazıcılar ile üretilebilir. Ayrıca nakliye masraflarını azaltmak için düz üretilen camlardan vazgeçilerek, mimarların pencereleri istedikleri şekilde tasarlamaları sağlanabilir.

Kaynak: ShiftDelete.Net